İstişare nedir?
Dinde Hakk’ın iradesi doğrultusunda hak üzere hareket etmek ve hüküm vermek için, ayrıca verilecek hüküm sonucunda neden ve sonuç ilişkilerinin sebep vereceği olay ve olguların akıllıca tahlil edilmesi için Müslimlerin biri birine aklen ve ahlaken danışmalarına istişare denir.
İstişare sadece yaşadığımız an için danışmalarımız değil yaşadığımız anda vereceğimiz hüküm ve yapacağımız fiillerin sonucunda gelecek için hayırlı olacağı temennisinde bulunacağımız fikir alış verişlerimiz olmalıdırlar.
Bir İslam savaşı sonucunda, savaş esirlerine nasıl muamele yapılması gerektiği üzerine, Hz. Muhammed efendimizin ashabı ile istişare etmesi sebebi ile Hz. Ömer’in esirlerin gelecekte bir daha Hakk’a ve dinine muhalefeten mücadele edecekleri ihtimaline karşı öldürülmeleri gerektiğinin hükmünde bulunmasının Hakk tarafından doğru bir hüküm olduğunun tasdik edilmesi vakasını hatırlatmak, istişareyi anlamak adına iyi bir örnektir.
İstişare, “iki kişi konuşurken üçüncüsü Allah’tır” (Mücadele, 7) ayeti hükmü sebebi ile istişare edenlerin fıtratları doğrultusunda istidadlarına göre ilahi sıfat tecellisinde Hakk’ın yol gösteren olarak zuhur etmesiyle yol gösterdiği anlamın yoğunluğunu da taşır. Lakin istişare sonucunda insanların heva ve zanları doğrultusunda doğru hükümler üzeri hareket etmesi söz konusu olmayabilir de. Böylesi istişarede Hakk’ın hadi esmasından daha çok mudil esması tecelli eder. Ve Hakk böylece mudil esması üzeri görünür olur.
İnsanlar her zaman ferdi hikmette hak üzeri hareket edemeyeceklerinden dolayı ve geleceğe dair olay ve olguların neden ve sonuçlarını bilmekten aciz olduklarını kabul ederek istişarede bulunmaları insanlıklarında olgunlaştığını işaret eder. İstişare için bir nevi diyalogdur da denilebilinir. İstişare, insanların ilişkilerinde biri birilerine değer vererek saygı duyduklarının işaretidir de. Lakin her diyalogda bunu görmek mümkün olmayabilir.
Doğru hükümler üzeri istişarede Hakk tecelli ettiğinden, istişare tevhidin yaşama ait görünür olgularındandır. “Onlarla istişare et.” (Al’i İmran,159) ayeti herkesin üzerinde tecelli eden Hakk’ın, kesrette farklı meşreblere sahip insanların hak olan istidadları üzerinden vahdet tecellisinde bulunması sebebiyle herkesin mutabık ve razı olacağı görüş üzeri hakların gözetilmesi ve her görüş sahibinin görüşünde vechelenen Hakk’ı müşahede etmemiz gerektiği anlamını taşır. Ayrıca “İçinizden ehli olanları imam seçiniz.” kelamı birbiriniz ile istişare ediniz anlamını kendinde barındırır. Toplumsal olarak da genel anlamda istişare demokrasilerde toplumun yönetimde hak sahibi olmaları sebebiyle kendilerine sunulan yönetim programını reyleriyle değerlendirdikleri haklarını ifade etme biçiminde görünür. Bu bağlamda demokrasi insanın bireysel olarak bulunduğu hak sıfatı üzeri istişare edilen seçimde görüşünü reyiyle beyan ettiği yönetim biçimidir. Ve böylesi yönetimde her insan bulunduğu hak sıfat üzeri yaptığı seçimin sonucu olarak yaşadığı ilahi sıfatın zikrinde Hakk’ın sesi olur. Böylesi durumda toplum ya mudill ya da hadi sıfatı üzeri temsilcisi olduğu ilahi sıfatın yaşam zikrinde Hakk’ın fiiliyatında tecellide göründüğü istişarede bulunur.
Burada not olarak hususen belirtmek gerekir ki İslam özü itibariyle, insanın Hakk’ın halifesi olması sebebiyle haklarını dile getirdiği istişarede, haklarının gözetildiği yönetim anlayışını koşullandırır. Bu da kısmi olarak demokraside görünür. Lakin islamdaki demokratik anlayış ilahi olan ilkelerle çerçevelendirmiş ilahi yasaların değişmezliğinde kendini gösterir. Olağan olan demokratik anlayış ise zamanın koşullarına ve insanların toplumsal beklentilerine göre toplumsal yasaların değiştirilebilinmesinde kendini gösterir.
Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
İstişare ne demek? Paylaşın:Dabbet-ül Arz
Yecüc ve mecüc anarşisinin sonucu dabbet-ül arz oluşur. Dabbe yürüyen mahluk, debelenen anlamına gelir. Dabbet-ül arz ise küre-i arzda debelenen en büyük mahlu...
Gınâ’
Gınâ’, çilede bulunan kulun muhabbetinin bitmesi sonucunda kalbinde tecelli eden bıkkınlık ve yorgunluk hâlidir. Bu hâl Hakk’ın rahmetinin bereketinden, kuluna ...
İhlas
İhlas (hulûs), halis samimiyet üzeri riyasız olarak içten olmak hâlidir. İhlas varlığı itibarıyla Hakk’ın kulunda kendisi ile arasında sır kıldığı melekedir. B...
Evliya
Evliya veliler, Hakk’a ermiş kullar anlamına gelir. Gerçek mânasında ise Hakk’ın kendisine hazır kıldığı üzerinde tecelli buyurduğu kuluna denir. Burada hazır ...
Düş - Rüya
Derin uykuda yaşadığımız rü’yetlere düş denir. Aslında düş keşif, berzah ve yakaza hâllerinide görülen, tamamı rüyalar yani görüntüler (vizyonlar) olarak isiml...
Tâat
Tâat, Hakk’ın iradesine itâat etme durumudur. Tâat ehli sebat ve sabır ehlidir. Bu ehil Hakk’ın her türlü emir ve yasaklarına takva ile uyar. Tâat ehlinin husu...
Alem-i Kebir
Bütün mahlukatın kendi ahlakında karakterize olması, Hakk şahsının nuruyla ve nurdan halk ettiği ruh üzerinden tecelli etmesi, Hakk’ın ilahi sıfatlar ile tecell...
Esma-i Hass
İnsanın üzerindeki melâike açılımında (ki bu ruh meleği veya Hakk’ın nurani tecellisidir) oluşan nurdaki kuvvet akışının salınımında melâikenin (enerji veya kuv...
Hakk
Hakk batılın zıddı olarak doğru, gerçek, vacib (zorunlu olan) ve lazım anlamlarına gelir. Ehil için Hakk, Cenab’ı Hakk’ın şahsını işareten, O’nun varlığının, va...
Rü’yet
Rü’yet, görmek ve bakmak anlamına gelir. Bu anlamla beraber rü’yet mevcuda gelen her duruma akli ve kalbi düzeyde şahid olmaktır. Görünen rü’yettir, sureten gö...