Üstünlük veya Büyüklük nedir?
Herkesin kendi ilkeleri, ananeleri, temel ihtiyaçları (idare ve idame dahilinde) çıkarları doğrultusunda büyükleri var.
Bir var diğer varlara varlık verdiği yönü ile üstünlükte bulunur. Üstünlük bu doğrultuda şahıs düzeyinde büyüklük sözcüğü ile büyüğümüz hitabı ile anlam bulur.
Görüyorum ki kişiler kendi ilkeleri, ananeleri, temel ihtiyaçları ve çıkarları doğrultusunda büyükler edinmiş.
Kişilerin edindiği büyükleri onların kanaat önderleridir. Kanaat önderleri ise kişilerin bireysel yönden idolleri de olabilirler. Hepimizin idolü olan kanaat önderleri elbetteki olabilir. Lakin kanaat önderlerimizi ulaşılmaz, sorgulanmaz, yetişilmez olarak ve bu doğrultuda eleştirilemez idollerimiz olarak bilincimizde biçimlendirir isek, onlar büyükler içerisinde bizler için en büyük olurlar.
Lakin bizler için öznel olarak en büyük olan büyüklerimiz, istenç ve ilke farklılıkları sebebiyle başkalarının da büyükleri olacak değillerdir. Bu sebepten dolayı büyüğümüz bizim için büyüktür. Aynı doğrultuda bilinçlenmediğimiz kişiler için büyüklük anlamı taşımazlar.
Kanaatimce, evrensel düzeyde bütün insanlık için büyüklük, kişilerin keyfi ve duygusal yaklaşımlarına göre değil de insanlığa hizmet etmek derecesine göre belirlenmelidir.
İnsan, insan ve çevresine hizmet ile varlık verdikçe, insan olmanın kemâlatını bularak yücelir. Eğer büyüklerimizi düşüncemizde en üstün, en yüce, ulaşılmaz, dokunulamaz derecede görüyor isek, büyüklerimiz Hakk ilkesi kıyasınca idolümüz olmaktan daha çok ikonlarımız olan putlar olurlar.
Hakk ilkesi üzeri büyüklük, Hakk’ın sıfatı olarak O’na ait bir sıfattır. Şahsında Hakk olarak Ahad olması sebebi ile de imanımızın gereği olarak ondan büyüğümüzün olmaması gerekir. O şahıs olarak küçüğü olmayan büyüktür, Ekberdir.
Büyüğüm O’dur, ve O hiçbir zaman ilah olarak bilincimin bir putu değildir. Bilincimde suret verdiğim bir varlık olsa idi, bilincimin putu olurdu. Lakin O şahıs olarak bilincimi oluşturup, şahıs olarak kendisini biçimlendiremediğim, yaşadığım varlık olarak Hakk’tır. Bu anlatıma kıyasen, ben O’nun küçüğü olarak değil,O’nu yaşayan olarak benim.
İnsanlar için de büyüklük, bu doğrultuda Hakk’a, hakları istidatlarınca takva ehli olarak yakîn olanlar ve yakînlikleri düzeyince Hakk’ı haklarınca yaşayarak hizmet etmelerincedir. Ayrıca Hakk’ın varlık birliği sebebiyle, velilerin üzerinde şahsı ile büyük olan Hakk’tır deriz. Ve hak velilerin biri birilerinden üstünlüğüne Hakk’a iye olan sıfat açılımlarına göre değerlendirebiliriz. Bunu da yaparken dikkat etmeliyiz ki, her bir veli, sıfatları gereği insanlığa hizmetlerinde biri birilerini tasdik edici ve biri birilerini tamamlayıcı yönleri ile biri birilerinden üstündürler.
Böyle ise velilerin göreceli büyüklüğünü, velileri yad ettiğimiz sıfat açılımlarına göre değerlendiririz. Zaten böyle de yapmaktayızdır.
Bu anlamda keyfi ve öznel olarak taraflı bir biçimde maniple olmuş, duygusal olarak şu büyük, bu küçük demek hiçbir anlam ifade etmez. Bu sadece psikolojik durumumuzu tavırlarımız olarak bize işaret eder. Hz. İmam-ı Rabbani’nin zati tecelli sebebi ile Hz. Muhammed efendimizin muhabbetini kıyas alarak Muaviye ile Veysel Karani hazretlerini üstünlük bağlamında kıyaslamasını da anlatılan bağlamda düşünmek gerekir. Hz. Resulullahın yanında bulunmak demek ondan füyuzatı ile nasiplenmek anlamına gelmez. İnsanların istidatlarını görmeden böyle kıyaslara girmemek gerekir. Hz. Veysel Karani ise mekansal olarak uzak olsa da ruhaniyeti ile nurani düzeyde (kuantum) Hz. Resule ashabındaki bir çok kişiden daha yakindir. İmam-ı Rabbani’nin söylemi zevkidir, dinen bağlayıcı bir hususiyet değildir.
Hususen bilmemiz gereken ise, öznellikte bakış açımıza göre büyüklük belirlemelerinde bulunuşumuzdur. Bu dahi benim için bir anlam ifade etmez. Çünkü büyük olarak gördüklerimiz, benim veya bizlerin doğru yargılarımız kıyasları doğrultusunda belirlenmiş olsa da; insanlık için büyüklük, Allah’ın sevgisi kıyasınca değerlendirilmelidir. Kanaatim o ki, Allah sevdi ise birisini peygamberlerden de çok, o peygamberlerden de üstündür ve büyüktür. Çünkü Hakk varlık katında sevdiğini üstün kılar, büyük eyler. Bu durumda Hz: Resul habibullaha salât ve selam olsun diyerek onun habibullah sıfatını da yad etmek yerinde olur.
Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Üstünlük veya Büyüklük ne demek? Paylaşın:İllet
İllet esas sebep, vesile, hastalık, maraz anlamlarına gelir. Genelde mutasavvıflar illet kavramını, hikmetine bağlı olarak olay ve olguların sebep ve vesileler...
Abduhu ve Resulu
Cenab’ı Hakk, Hz. Muhammed Mustafa efendimize miraçta “Malikliği ve nebiliği mi istersin, resullüğü ve kulluğu mu istersin?” teklifinde bulunur. Bu teklif sonuc...
Cihad
Savaş da diyebileceğimiz cihad, kulun mücahedesinde feda-i nefs ve feda-i can düzeyinde, Hakk’a kavuşmak için ve dinine hizmet etmek için mücadele etmesine deni...
Mümin
Hz. Allah’ın varlığından emin, O’nu sıfat, esma ve ayetleri üzeri eminlikte müşahede eden, hanif olan abidin sıfat adıdır. Mümin, Hakk’ın varlığından emin olan...
Tenzil - Tefsir - Tevil
Kur’an’daki ayetlerin indiriliş (nüzul) nedenlerine göre anlamaya çalışma ve yorumlama biçimine tenzil denir. Tefsir, ayetlerin mânaları itibarı ile olay ve olg...
Zat
Şahıs anlamında kullanılan zat, sufilerin Hakk’ın şahsı için kullandıkları bir kavramdır. Zat kavram olması ile Hakk’ın şahsını işareten kullanılır....
Eba Vakt
Zamanın babası anlamına gelen eba vakt, zamanın koşullarından etkilenmeden Hakk’ın iradesi üzeri sufilerin vakti yaşamalarına denir. Ayrıca âlemlerde tecelli ed...
Haddini bilmek
Had hudud, sınır, çizgi, cürmün sınırı anlamlarında kullanılır. Erenler tarafından haddini bilmek ise, kulun ademiyeti gereği acziyetini bilip mevcudiyetinin ha...
Kemâlat
Kemâl olgunluk, erginlik anlamlarına gelir. Kemâlat, olgunlaşmanın sonucu olan mükemmelik anlamında kullanılır. Ehil için kemâlat sufinin sufinin fıtratı gereğ...
Kutb-ül Ferasi
Ferasetten kinaye olarak kutb-ül ferasi, feraseti ile mâna zevkinin doruğunda seyr eden eden, her an ilhamatlar, doğuşatlar ile varidat seyrinde olan yakin mert...