Kalb nedir?
Bütünsellik arz eden halkiyetinde iç ve dış gökler insanın kalb oluşunda cem’ olurlar. Aslında insan denilen mevcud, halk edildiği bütün meşreblere içkin karakterize oluşuyla, bütün meşreblere aşkın kalb oluşuyla noktalanan “Ben” olmaklığında insandır.
Kalb, insanın bağlı olduğu mertebeler dahilinde ruh meleği temeli ile nefs, beden ve akıl melekelerinin bütünselliğinde oluşan melâike yoğunluğundaki (enerji yoğunluğu veya kuvvet yoğunluğu) algı ile görülemediği için mevcudatta değil ama insanın bizatihi kendisi olduğu şekilsizlikteki* bilinç hâline denir. Bu bilinç hâlinde insan, bağlı olduğu meşreb hâli ile kader ve kazasında sıfat, esma ve ayet tecellisi ile karakterize olan bilinçte kavrayış hâlince şekilsizliğinde vechelenerek var olur.
Kalb mertebesi her ne kadar yukarıda anlatılanlardan ibaret olsa da, İmam-ı Rabbani hazretleri kalb mertebesinden kast edilenin et parçası olan kalb olduğundan kani olmuş ve bunu dile getirmiştir. Et parçası olan kalb anlatır olduğumuz kalb mertebesinin oluşumuna, ruhun ikamet ettiği ve nur kapısı olması dolayısı ile üzerinden gerçekleşen meliake yoğunluğu sebebi ile vesile olan unsurlardandır. Et parçası olan kalb, meleke tecellilerinin başlangıcına da sebep sayısız ulvi nimet kapısıdır, öyle ki et parçası kalb altıncı cennetin nimet kapısı olsa da Kabe’nin ayan-ı sabitesi olan yedinci gökteki beyt-ül mamurun kendisinin de ayan-ı sabitesi olması sebebi ile meleklerin tavaf ettiği, melâike kuvveti yoğunluğu olan ruhani bir tecelli merkezidir. Cenab’ı Hakk dahi bu et parçası olan kalbteki hususi bir noktada zat-ı kibriya nurları ile tecelli ederek oluşturduğu melâike yoğunluğu ile kelam tavrında bulunarak kuluna hâtır eder. Bu mertebede hâtır, tur-i sina’da Hz. Musa ile hâtırlaşmanın remziyeti olsa da, bu mertebenin asıl makam sahibi Hz. Hızır’dır, Hz. İsa’nın dahi bu mertebe seyrinden zevki vardır. Hz. İbrahim de bu mertebeden melekler seyri ile nasiplenir.
Rabbani, her ne kadar “mümin kulumun kalbine sığdım” hadis-i kudsisinde belirtilen kalbin et parçası olduğunu beyan etse de “kalbler verdik ki anlayasınız” ayetinde işaret edilen, kalbten kastedilen kürsü-i ala olan beyin ve diğer vücud organlarının melâike yoğunluğu sonucu oluşan insanın nurani hâlidir. Böylesi kalb oluşta Hakk’ın melâike tavırları sonucu oluşan melekelerimiz ile anlayışımız gerçekleşir.
* İnsan her ne kadar algılanamadığı için şekilsizlikte tanımlansa da melekut âleminde, haşr olduğu durum üzeri belli bir şekilde bulunur.
Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Kalb ne demek? Paylaşın:Levh-i Mahfuz
Levh-i mahfuz korunmuş levhalar anlamına gelir. Bütün mevcudatın kader ve kazasının belirlenmiş olduğu korunmuş levhalar hakkında da bir çok görüş oluşmuştur. ...
Gözcü ve Gezginci
Feraseti ile mümin kul, Hakk ile âlemleri murakabe ediyorsa gözcüdür. Murakabe ettiği âlemleri gözleyişinde, kavrayarak manevi hâller ile hâlleniyorsa eğer gezg...
Ruh
Ruh, bilgisi Allah katında olan hakkında Allah’ın bildiğinin dışında, mevcudiyetinin bilgisini bilenin bulunmadığı Hakk hazinesinin sırlı mücevheridir. Bilinmed...
Vera
Vera, fark melekesinin kuvveti oranında sufinin vicdan melekesi neticesinde Hakk’a ulaşmaya engel her türlü şüpheli ve bilmediği olay ve olgudan çekinmesine seb...
Zevk
Kulun irfanda Hakk’ın bildirmesi ile bilmesinin huzurunda bulunuşudur. Bu bağlamda zevk, mânada kavrayış olarak bilmenin neş’esidir....
Meleke
Tecrübe sonucu edindiğimiz kabiliyet olarak kullanabildiğimiz bilgi ve bunun haricinde bizde oluşan veya önceden varolan yetilerimize ve bizi yönlendirici hâlle...
Ahadiyet
Hakk’ın şahsı ile vücud olarak tek varlık oluşudur. Bu sebepten dolayı Hakk şahsı ile vücudta mutlak varlıktır. Bu da yanında kimse bulunmadan, varlığı ile kaim...
Kavil Âlemi
Melekut âlemine, melâikenin Rabb-ül Âlemin’in kudreti üzeri kuvvette olmaları ve esmalar tecellisinin sonucu bir birleri ile muhabbette olmaları sebebi ile kavi...
Bekâ Seyri
Bekâ seyrinde ise kul, kulluk perdesinin örtüsünden soyunmuş olarak marifetullah üzeri Hakk’ı hakkınca esma-i hassı üzeri yaşayandır. Ehlince bekâ seyri ilahi a...
Tecelli-i Berki
Kulun, maddenin olay ve olgular zincirindeki karanlığında Hakk’ın ilham, doğuşat, hatır, mucize, keramet vb durumlar üzerinden Hakk’ı keşif ile müşahede etmesid...