Tarik-i Küfr nedir?
Küfür örtme mânasına gelir. Tarik-i küfr hakikate ait bazı bilgilerin, ehli olmayanların anlamaması, ehli olanların ise hem biatındaki imanlarının sınanması hem de anlatılmak istenenin keşf ile anlaşılması için melami ehli tarafından sohbetlerinde, sıkça kullandıkları hakikatleri küfürle örttükleri bir anlatım dilidir. Du dilde kullanılan bir çok küfür, rüya tabirlerinin içeriğine de işaret eder. Edeben örnekleme yapmayacağım bu dil kullanımı için ehline ayandır demek yeterlidir. Hususen de belirtmek gerekir ki bir hadiste “Allah kötü sözü ve kötü söz söylemeyi sevmez” buyurulmaktadır. Bunun içindir ki Hakk ve hakikat anlatımını tarik-i küfre baş vurmadan da anlatmak kavlin güzelliğindendir. Kavlin güzelliği ise peygamber ahlakındandır.
Melami olan belli bir görüşe sabitlenmişliğe ve tarikte yöntem şekilciliğine, fakr hâli sebebi ile sıcak bakmazlar.
Fakrı tefekkürde özgünleştirmiş melamilerin görüşlerine katılmamak islam olmanın özüne aykırıdır; çünkü islam insanın ırkı, cinsiyeti, serveti, ilmi, mevki veya makamı vb ile kendisine varlık vermesine ve böylece insanların bir birlerine üstünlük taslamaları ve sonuçta bozgunculuk etmelerine özü itibarıyla müsade etmez. İslam’da ırk, cinsiyet, servet, ilim, mevki üstünlüğü iş görmez. İslam’da, hakkıyla islam olan herkes bir birinin din kardeşi olarak ümmet olan millettirler.
Bu sebepten dolayı imanıyla islam olan herkes gönül genişliği ile kendine varlık vermemenin fakr hâlinde hiçbir meşreb gözetmeksizin Hakk ile müminleri kucaklayıcı olarak islamdır. İslamın özünde melamilerin düşüncede biçimlendirdikleri fakr anlayışı vardır. Lakin herkes İslam olduğu kadar fakrı yaşar veya yaşamaz. Bu da Hakk’ın takdiridir.
Melamiliğin fakr ile böyle kucaklayıcı anlayışına katılsam da İslam’ın şeriat tarafının ve tariklerdeki zevk hâllerinin Hakk’tan olduğu bilinci ile edebi ve erkanı bırakmamanın gerektiğini de vurgulamak gerekir.
Bu sözümüz yanlış anlaşılmasın. Son sözümüz ile melamilerin kendilerini levm ettirdikleri hâllerini kınamıyorum. Onlar Hakk’a olan imanları ile ile mümin velilerdir. Velilikleri ile yaşadıkları zevk, onlarla Hakk arasındadır. Bizim, onların şahsi hayatını çeliştirmemiz söz konusu olamaz. Biz de nasibimizce kendi zevkimize bakarız.
Zaten her hakikat ehli, marifet yaşantısında Hakk’ı ve hakikatini zevklerinde söyleyişleri ile, kendilerini anlamayanlar tarafından kınanmış olmanın melamiliğinde bulunmazlar mı?
Fakr ehli, Hz. Peygamberin fakriyetini örnek alır ve almalıdır çünkü o, peygamberliği, habibliği, Ebu Muttalibin yetim torunu olması ile, hiçbir zaman kendine bir şan atfederek varlık vermemiştir. Kendisine bu sebepten Fahr-u Fakr denmiştir.
Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Tarik-i Küfr ne demek? Paylaşın:Hz. Hızır
Varlığının meçhuliyeti gaybi olan, âlemlerde gavs hükmünde insanlığa hizmet eden ruhaniye Hz. Hızır denir. Hz. Hızır’ın en büyük özelliği, sebep-vesile dairesin...
Nafile İbadet
Nafile, nafi (menfaatli, yararlı, faydalı) kökünden kinaye mecburiyet olmadığı hâlde fazladan yapılan işe denir. Bu bağlamda nafile ibadet ise farzlar haricinde...
Rücu
Geri dönme mânasına gelen rücu, sufilerin günah ve masivadan tövbe ederek Hakk’a yönelişleri için kullandıkları bir kavramdır. Rücu tövbenin niyet hâlidir....
Sultan
Sultan, güç ve hakimiyet sahibi imama denir. Tasarruf ve feraset kuvvetine sahip velilere sultan denir....
Avam
Hakk’a örtülü, tarike karşı olan, iman-ı gaybi düzeyinde imanı olan veya imanı bulunmayan sıradan veya irfandan yoksun halk ehline avam denir. ...
Zevk
Kulun irfanda Hakk’ın bildirmesi ile bilmesinin huzurunda bulunuşudur. Bu bağlamda zevk, mânada kavrayış olarak bilmenin neş’esidir....
Hayâ’
Hayâ’ utanma ile çekinme anlamına gelir. Sufilerin dilinde ise hayâ’, imanın bir cüzü olarak iman eden mümin dervişin, Hakkın her yerde olduğunun anlayışı üzeri...
Kalbte Tazelenme
Kalbte tazelenme, kulun kalben buğzda (gönül soğukluğu) bulunuşundan Cenab’ı Hakk’ın hususi bir tecellisi sonucunda kuluna himmet vermesi ile muhabbetteki coşku...
Beyan
Belli bir maksad ve fikri belli bir söz ve fiille açığa çıkarmaya beyan etme denir. Her beyan içerdiği maksad ve fikrin yorum düzeyinde betimlenmesidir....
Zühd
Dünya işleri ve menfaatlerinden uzaklaşarak sufilerin nefsani arzu ve isteklerinden kurtulmaya çalışmaları ve kendilerini ibadete vermelerine zühd denir. Bu ba...