Zühd nedir?

Dünya işleri ve menfaatlerinden uzaklaşarak sufilerin nefsani arzu ve isteklerinden kurtulmaya çalışmaları ve kendilerini ibadete vermelerine zühd denir.

Bu bağlamda zühd, genelde halktan uzaklaşılarak yapılmaya çalışılır. Halk içindeyken zühdte bulunmak fakirlik ve ibadetle gerçekleşir.

Zühdü tarif için er sözlerine baş vurursak eğer, “Bir lokma bir hırka yeter”, “Ha aba, ha çuha” kelamları güzel örneklerdendir. Zühd ehli çileye talip, çile ile Hz. Resulün fakirlik yaşantısını sünnet olarak yaşayan kişilerdir. Zühd dünyanın içinde dünyadan mahrumiyet durumudur.

Çileye, derde talip zühd ehli, nefsinin masivada olduğu hâllerden arınma niyeti veya Hakk’a olan muhabbetleri sebebi ile, muhabbetin şevkinde dünyalık iş veya menfaatlerden uzak olarak çileye ve derde, Zül celal-i vel ikram esmasının tecellisine Rabb’in kuluna muhabbeti sebebinden, Rabb’in muhabbetine nail olma niyeti ile zühdte bulunmaya gayret göstermişlerdir.

Birinci zühd, müridlerin ikinci zühd ise muradların zühd hâlinin niyet hâlidir. Muradların zühd hâline örnek bir duaları vardır “Ya Rabb, bin derdim varsa eğer bin dert eyle”. Ayrıca şahsen duyduğum bir hikayede: ilahi aşkla yanan bir sufinin derdinin ve sıkıntısının olmadığı bir günde “Ya Rabb, bir kusur mu işledim ki bu gün derdim, sıkıntım yok” kelamını örnekleyebiliriz.

Dinde her şey niyete göre biçimlendiği için niyete dikkat çekmek gerekir. İlk sufilerden itibaren günümüzden yüz sene öncesine kadar takvanın bir mertebesi olan zühd, günümüzdeki toplumsal yaşantıda ihtiyaçların arttığı dünya yaşantısında, niyet üzeri yaşanmasından daha çok zorunlu yaşanan fakirlikte taliplere yaşatılır olmuştur.

Zühd, hangi niyetle yapılırsa yapılsın, Hakk’a ulaşmanın nafile ibadet yöntemlerindendir. Zaten her türlü ibadet, Hakk’a varmanın yöntemi olarak yollardır.

Zühdte esas olan, ibadet dahilinde fakirlikte yaşamak, şöhretten uzak olmaktır. Lakin bu velayet erenlerinin seyridir. Mühim olan zühd hâli ise fakirlikte veya zenginlikte kalb hâlinin Hakk ilkesinde bulunması ile değişmemesi, dünyanın kalbte yer edinmemesidir. Şöhretten kaçınmak ise insanların veliye rağbeti sebebi ile velinin nefsinin kendine kibirde varlık vermemesi için şarttır.

Lakin nübüvetin varisleri olan pirler, taliplere hizmete memur olduklarından, hizmetteki tevazu ve nezaket ile kendi nefisleri için değil Hakk için hizmet etmeleriyle gönüllerinde şöhrete yer vermemelidirler.

Zühd, terk-i dünya, terk-i ukba ve terk-i terk fenâ seyirlerinde bulunmaktan ibarettir.

Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Zühd ne demek? Paylaşın:

Sözlük

Fütüvvet

Fetâ olanların, ölüm ve fakirlikten dolayı mal ve mülkünü yitirme korkusu olan cimrilikten uzak, Allah yolunda kazandıkları Allah’ın kendilerine verdiklerinden ...

Sözlük

Ayan Olmak

Hakk’ın gaybına ait bilgi, olay ve olguların, müminin feraseti sebebi ile Hakk’ın kendisi ile yani nuru ile göstermesi, duyurması hadisesine “ayan oldu” denir. ...

Sözlük

Abid - Kul

Abid hürlüğün zıddı olarak hizmet edene denir. Hizmet edene buyurulduğu içindir ki hizmet eden abide kul yani buyurulan olarak buyurulduğuna yönlendirilene deni...

Sözlük

Bekâ Mertebeleri

Bekâ daim, devamlı aynı hâl üzeri bulunma anlamına gelir. Bekâ bir sıfattır. Bu sıfatın esması Bâkidir. Bâki, Hakk Teâlâ’nın şahsında yokluk bulmadan ebediyen ...

Sözlük

Hür

Varoluş hakları doğrultusunda özgürce yaşayan kişiye hür denir. Lakin hür, sufiler için nefsinin keyfi irade hâllerinin esaretinden, sebep ve vesile dairesinde...

Sözlük

Mehdi

Mehdi hidayete eren veya hidayete vesile olan, kurtuluşa eren veya kurtarıcı olana denir. Hz. İsa yukarıda anlatılan mesih oluşunun hususiyeti üzeri zaten kurt...

Sözlük

Şehidlik

Kulun feda-i nefs ve feda-i canda nefsinden ve canından feragat edişinin sonucunda Hakk’ın kulunu kendi nurani katında (kuantum düzeyi) kendi nuru ile diri kılm...

Sözlük

Akl-ı Küll

Hakk’ın irade-i külliyesi doğrultusunda, melâikesinin bütünsel muhabbeti sonucu beliren ikame, idare ve idame tecellisinin evrensel bilinç olması durumuna akl-ı...

Sözlük

Marifetullah

Kulun, Hakk’ın ahadiyet sırrı üzeri O’nun şahsının varlık bilgisine ermesine yani kulun kulluk perdesinden soyunarak Hakk’ın şahsı ile kaim ve daim oluşunun sır...

Sözlük

Melami

Fakr ehli, iradesi dahilinde fakir, hor ve hakir bir durumda iken kendisine halk içinde varlık vermeden kınanmış bir hâlde bulunuşu ile melamidir. Buna örnek o...

Sözlük'de arayın:
Bu web sitesi İstanbul Tevhid Okulu tarafından kurulmuştur.