Melek nedir, Melek ne demek?
Hakk, nurunun kuvvet açılımını belli sıfatlar ile biçimlendirdiğinden dolayı var edilmiş nurani saf ve arı mevcudatlara melek denir. Meleklerin başlangıcı Hakk’ın melâike tavrıdır. Meleklerin bütünsel hareketi ise mülk âleminin varoluşuna neden olan melâike durumu olur. Bu bağlamda melekler, Hakk’ın kuvveti üzeri melâikelerdir.
Melâike Cenab’ı Hakk’ın kudretinin görünüre gelişidir. Melâike ile edinilen velayette Hakk’ın belli bir sıfatının veya sıfatı temelli esmasının dışlaşması ile ünsiyette bulunulur. Başka bir deyişle de melâikede tevhidin gereği olarak Hakk’ı müşahede etmek gerekir. Melâike, Hakk’ın kudretinin dışlaşmasında varlık buldukları durum üzeri, mertebe mertebe, saf saf Hakk’ın kudreti sebebi ile bütünsel bir ahenk ile hareket ederler. Bu ahenkteki yek vücutluğu melâike Kur’an’da “biz” birinci çoğul sıfatı ile belirtir.
Bu belirttiğim nüktelerde melâike, Hakk’ın yanında ilahlarmış gibi anlaşılmamalıdır. Melâike Hakk’ın nur kuvvetinin sıfat ve esmalar üzeri var oluş dışlaşması olarak müşahede edilmelidir. Bu müşahedede melâikenin biçim olarak kendisi değil, şahsen üzerinde kudretinin açılımı durumunda hazır olan Hakk, tevhidin gereği olarak müşahede edilmelidir.
Hakk bir kuluna görünmek ister ise, hem bir melâike durumunda hem de bir ruhani durumunda tecelli ederek görünebilir. Bu görünüşünde Hakk evvela kuluna iman verir. Kul Hakk’a olan iman ile Hakk’ın kendine tecellide surette görünüşünü surete aşkın olarak iman ile zuhur müşahede düzeyinde kalbi yalanlamadan müşahede eder.
İman dolu bir kul ise Hakk’ı her veçhesi ile var ettiği bütün var oluş mertebe düzeylerinde fiillerde müşahede edebilir. Hakk’ın var oluşlar üzerindeki her türlü fiili ise sıfat ve esmaların seyridir ki kulun müşahedesi de sıfat ve esma tavır seyrinin müşahedesidir.
Melekler Hakk’ın kendindeki kudret dışlaşmasında ilkesel olarak Hakk’ın esmalarının kudret açılımıdırlar. Varlıkları Hakk’ın nuru olan melâikeler ilkesel olarak ilişkilerinde esmadan ibaret varlık tavrında bulunurlar. Onların ilişkisi muhabbetullahtır. Keşfen melâike seyrinde melâike suretlerini Hakk’ın kendisi olarak bilmemek gerekir.
Tevhidin gereği her şeyi Hakk olarak görmek değil, her şeyde iman ile tavırlarda Hakk’ı görebilmektir. Bu da Hakk’ın şahsının değil tavırlarının fiilde müşahede edilebilmesindendir.
Melâikenin yaşadığı Hakk katına melekut denir. Melekut âlemi olan nur deryası (kuantum âlemi), nurun ilahi sıfatlarda esma düzeyinde biçimlenmiş melekler deryasıdır.
Melâikenin bulundukları makamlar vazifeleri doğrultusunda, bazı istisnai durumlar hariç olmak kaydı ile, sabittir. Hepsi ulvi olması doğrultusunda illiyûndan sufliyete doğru bir hiyerarşide vazifelerini yapmanın coşkunluğunda muhabbettedirler. âlem-i mülk ve âlem-i misal de bu muhabbetin sonucunda oluşan, onların yaşamının bir alt âlemi olarak biçimlenişidir.
Zaten âlemler, bir birlerinden var edilmeleri sebebi ile bir birlerine içkin var edilmelerinin sonucunda bir birlerine dışkın bir durumda vardırlar.
Yaşadığımız âleme kıyasen bu âlemin varoluşuna sebep melâike olan melekler, aslında yaşadıklarının sonucunda yaşadığımız mevcudatlardır (ayan-ı sabiteler). Kur’anda “biz” lafzı ile saf saf dizildiklerini küre-i arz ve kâinatın ikame, idare ve idame ettiklerini aşikar bir dille beyan edenler onlardır.
Onlar, Allah’tan ayrı ilahlar değil velayet-i kübra ve valayet-i ulya makamlarında bulunan, Hakk’ın üzerlerinde tecellisi ile muhabbet hâlinde iş gören, Hakk’ın esma seyrinin asli temsilcileridir. Çünkü Hakk bir sıfat halkettiğinde, o sıfat bir melek biçiminde suretlenir.
Eğer melekut âlemine kavil âlemi dışında bir isim verilecek olsa, bu “ilkeler evreni” (idealar evreni) olurdu her hâlde.
Melek ne demek? Paylaşın:İcad
İcad mevcuda getirme, bir şey oluşturma sonucunda meydana getirme anlamlarına gelir. Ehlince icad, Hakk Teâla’nın zatı ile sıfat ve esma tavırlarını ve bu tavı...
Tevhid
Vahidten kinaye ile birleme mânasına gelen tevhid, bir olan Hakk’ı bütünde, bütûnda olan varlık olarak mevcudiyetindeki seyri üzeri fiilde müşahede etmektir. T...
Zühd
Dünya işleri ve menfaatlerinden uzaklaşarak sufilerin nefsani arzu ve isteklerinden kurtulmaya çalışmaları ve kendilerini ibadete vermelerine zühd denir. Bu ba...
Müslüman
Hanif olarak İslam olan Müslime Müslüman denir. Müslümanlık müslimin İslam olduğunun sıfat ismidir....
Bûd
Uzaklaşma anlamına gelen bûd, kulun evvela nefsine muhalefeti bırakması, süreçte ibadetleri bırakması ve sonuçta da Hakk’ın tecelli hikmetine Hakk’a muhalefet e...
Hatm-i Meratip
Tasavvuf hâl, makam ve mertebe basamaklarında (miraç ve ciraç) salikin seyr-ü seferini, meşrebi üzeri kendine özgün biçimde bitirmesine (hatim etmesine) hatm-i ...
Nefs Mertebeleri
Kulun tarike girmeden önceki nefs durumu ile girdikten sonraki nefs durumlarını erenler meretebe olarak sınıflandırırlar. 1) Nefs-i emmare: emmare emreden, zor...
Ebdal
Ebdal, abidden kinaye Hakk’a hizmetçi kula denir. Böylesi erenler derviş tabiatlı olup her an, Hakk’ın nurunun sevk edişi ile ihlasta Hakk’a hizmeti gözler ve ...
Felek
Her an devir eden gezici gök âlemlerine felek denir. Felekler, feyz-i mukaddesin açılımına sebep insanın feyz-i mukaddes düzeyindeki etkileşimlerinin berzah kay...
Vahdette Kesret
Vahdette kesret, Hakk’ın birliğindeki çokluğun sünnetullah üzeri müşahede edilişi hâli için kullanılır....