Hayâ’ nedir?

Hayâ’ utanma ile çekinme anlamına gelir. Sufilerin dilinde ise hayâ’, imanın bir cüzü olarak iman eden mümin dervişin, Hakkın her yerde olduğunun anlayışı üzeri O’ndan ve O’nun tecellisi olan her türlü mahlukatından ve kendi nefsinden bile utanarak kendini setr ettiği; siretinde yanış, suretinde kızarma, amelinde ise ahlaken çekingen olduğu iman elbisesidir.

Zevken biliyorum ki hayâ’ örtüsü içinde setr olmuş müminler Allah’ın sevgi elbisesini giymiştirler.

Hayâ’ müminin Hakk’ın huzurunda bulunmasını sağlar. Günahkar, masivada bulunan bir kul, tarike girmesi sonucunda hayâ’ya ulaşırsa, hayâ’ ile yanışı da günahlarının ve masivada bulunuşunun ölçüsünce kuvvetli olur. Hayâ’daki yanışının sebebi, kulun günahları ve masivada bulunduğu durumlar ile Hakk’ın huzurunda bulunma hâlidir.

Kim ki hayâ’nın yanış elbisesini giyer, bilsin ki nefsinde ölmüş, beden kabrinde toprağı ile örtünmüş ve yeniden diriltilmiş vicdan meydanı olan mahşer meydanındadır. Böylece “yer başka bir yer olmuştur”.

Mahşerin her yerinde Hakk, azameti ile tecelli ederek görünür. Salikin, mahşer meydanında her yerde azameti ile tecelli eden Hakk’ın huzurunda olmanın hâli üzeri geçmişinde yaptığı iyi ve kötü her şeyle yüzleşmesi gerçekleşir. Bu da “oku kitabını, hesap görücü olarak nefsin yeter” (İsra, 14) ayetinin tevil anlamı itibarıyla, salikte tecellisidir.

Hakk’ı her yerde müşahede etmenin sonucunda kaçacak yeri olmayan salik, kötülükleri sebebi ile iyi olan hiçbir hâlini görmez. Sadece vicdan hâli üzeri adalet sıfatında El Adl esması ile tecelli eden Hakk’ın, kendisinde El Hakîm esmasi ile hakim olarak tecellisi ile belirişindeki kulluğunda kendi muhasebesini kendisi görerek hesabının cezası olan hayâ’ yanışında, kötülüklerinin sebebi ile yanar.

Hayâ’, aşk, pişmanlık, fakirlik (yoksulluk) ve kendi mevcudiyetini Hakk’a layık görememe sebebi ile yetersizlik ve kendi mevcudiyetini kabul edememenin hâlleri hep içsel bir cehennem yanışıdır. Bu da Kur’anın cehennem ayetlerini ve kulun akibeti olan cehennemi küre-i arzda yaşamasıdır. Bu hâller cehennem tecellisinin kahr tecellisinde kulun yanış durumudur.

Allah sevdiği kuluna küre-i arzda seyr-ü seferin başında kahr sıfatı ile tecelli eder.

Cehennemin üşüten ve donduran tecellisi ise hüzün, gınâ, melamet, yoksunluk, çile vb hâller üzerinden insanda görünür.

Gönül, madalyonun iki yüzü gibi bir tarafı ile yukarıdaki hâller ile cehennemde, bir tarafı ile de cehennemin sonucu olarak Hakk’a vuslat ile cennetin selamet hâli üzeri huzurda bulunduğumuz varlık mertebemizdir. Bizler bedenen yaşlanırız ama gönül kalıcı irade ve hâllerde devamlılık arzetmesi ve ilkeler üzeri biçimlenmiş veçheler seyriyle, bazı istisnalar (yaşlılık sonucu hastalıklar, bunaklık vb) dışında yaşlanmaz.

Hayâ, huzurda bulunmamız ile bizi muhasebeye sevk eden yanış melekemizdir. Bu meleke ile vicdanda kendi kendimizi edebte irşad ederiz.

Hayâ’nın cennet tarafı ise kulun, Hakk’ın huzurundaki vuslat hâlinde hayâ’ melekesi sebebi ile bulunmasıdır.

Hususen de belirtmek gerekir ki “her nefs cehennemden geçecektir” hadis-i şerifinin tevil mânasını da bu bağlamda anlamak gerekir.

Tasavvuf Sohbetlerimizi ücretsiz dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Hayâ’ ne demek? Paylaşın:

Sözlük

Ubûdiyet

Abidler ibadet ile Rabb’leri olan Allah’ın rızasının gözeten niyetle amele yönelen kullar olarak ubûdiyette bulunurlar. Ubûdiyet, nefsine hayrı ve hakikati buy...

Sözlük

Şefaat

Af için vesile olmaya şefaat denir. Lakin şefaat kulun şevkat ve merhametinden dolayı Hakk’ın kuluna bağışlama hakkı vermesidir. Bu da kulun Hakk’tan aldığı nur...

Sözlük

Setr

Avam ehlinin Hakk’a masiva ile perdeli oluşuna örtülü, örtünen anlamında setr denir. Setr sufiler için ise başkalarının günah ve kusurlarını onlara ve dedikodu...

Sözlük

Eba Vakt

Zamanın babası anlamına gelen eba vakt, zamanın koşullarından etkilenmeden Hakk’ın iradesi üzeri sufilerin vakti yaşamalarına denir. Ayrıca âlemlerde tecelli ed...

Sözlük

Alp Erenler

Zulüme karşı kâli ve hâli mücadele ve cihad eden, bu sebeple de hicret eden savaşçı erenlere denir. Bu ehile Ebu Zer Gıffari (r.a.) ve Horasan erenleri güzel bi...

Sözlük

Halifetullah

Allah’ın (c.c.) ilahi sıfatlarının insanda subuti sıfatları temelinde esma ve ayetlerin kişilikte karakterize olması ile insanın O’nun varlık tavırları üzeri ya...

Sözlük

Sünnetullah

Cenab’ı Hakk’ın kâinatı bir ölçü üzeri (kader) yaratarak, kâinattaki melâikeler (kuvvetler) ile yasalarda nizam ve mizanda noksansız bir biçimde ikame, idare ve...

Sözlük

Silsile

Silsile ard arda sıralanmış, bir birine bağlanan veya zincir anlamına gelir. Tasavvufta, kişinin manen füyuzatından istifade ettiği pirin ruhen ve nuren bağlı o...

Sözlük

Gınâ’

Gınâ’, çilede bulunan kulun muhabbetinin bitmesi sonucunda kalbinde tecelli eden bıkkınlık ve yorgunluk hâlidir. Bu hâl Hakk’ın rahmetinin bereketinden, kuluna ...

Sözlük

Aşk

Aşk, kulun Hakk’ı, hikmeti üzeri ayet, sıfat, esmalar, hadis ve hadis-i kudsiler üzeri anlayabilmenin kavrayış kolaylığını sağlayan bir kuvvet açılımımız olarak...

Sözlük'de arayın:
Bu web sitesi İstanbul Tevhid Okulu tarafından kurulmuştur.